Haziran 17, 2020

KANTARON

ile nisaes

Bir günümüze sığan kimyasal oranının artışı geleneksel ve doğal tedavi yöntemini aratır hale geldi.Eskilerimizin mecburiyetten yöneldiği yöntemler bizim için de yavaş yavaş gereklilik haline gelmeye başlıyor. İyileşmenin yan etki bırakmadığı çözümlere denk geldikçe kendimizi şanslı hissediyor doğanın kıymetini bir kez daha anlıyoruz. Araştırmaktan çok zevk aldığım topraktan gelen bir mucizeden bahsedeceğim: Kantaron 

    Yüzyıllar boyunca Hypericum tıbbi bir bitki olarak kullanılmıştır. Dünyada yaklaşık 460 türü kapsamaktadır.Türkiye’de ise 70 türüne rastlanmıştır. Hypericum perforatum L. (sarı kantaron) ülkemizde Marmara, Karadeniz, Ege, Orta ve Doğu Anadolu, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde görülmektedir.Sarı kantaron, bin bir delik otu, kanotu, kılıç otu, koyun kıran, kuzu kıran, mayasıl otu ve yaraotu gibi yöresel isimlerle anılabilir.

   Kanser, Şeker hastalığı, kronik romatizma, mide ülseri, mide bağırsak hastalıkları, diüretik yatıştırıcı, karaciğer-safra rahatsızlıkları, sarılık, bronşit, diyare ve dizanterinin, yanı sıra boğaz enfeksiyonları , soğuk algınlıkları, kurt düşürücü, antiseptik yara iyileştirici olarak kullanılmaktadır. Dahili olarak ise, anksiyete ve depresif hastalıkların tedavisi için kullanılan uzunluğu 50 cm ile 1 m arasını bulabilen sarı, pembe-kırmızı ve mavi renklerde görülen bu bitki,  günümüzde  Almanya’da ve ABD’de yaygın olarak kullanılan antidepresanlardan biri olan fluoksetin’den daha fazla reçete edilerek depresyonun tedavisi için kullanılmaktadır. Ayrıca ABD’de birçok insan tarafından reçetesiz olarak da depresyonun tedavisi için Hypericum perforatum kullanılır.Bitkinin etken maddesi olan hiperisinin çok sayıda virüse karşı etkili olması nedeniyle AIDS tedavisinde kullanılabileceği de belirlenmiştir.

   Kantaron çeşitlerinden sarı, pembe-kırmızı, mavi renkli olan bitkileri karşılaştırdığımda mavi ve kırmızı-pembe kantaronla ilgili sarı kantarona göre daha az çalışma yapıldığını gördüm.Ancak  mavi ve kırmızı kantaron ekstrelerinin, sarı kantaron ekstresine göre daha yüksek antibakteriyel aktivite sergilediği gözlemlenmiştir. Ve sarı kantaron ekstresindeki hiperisin ve hiperforin bileşenleri değerlerinin, mavi ve kırmızı kantaron değerlerine göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

   Kantaron tüketimi nasıl olmalıdır? Kullanım alanlarına baktığımızda bitkiler gıda sanayinde, ilaç sanayinde,boya sanayinde veya aromaterapi alanında kullanılır. Dahili hastalıklar için çay şeklinde tüketimi uygundur. Çayı hazırlarken kantaron bitkisinin kurumuş veya taze halini kullanabilirsiniz. Kaynayan suyu yaklaşık bir tatlı kaşığı (birkaç adet kantaron yaprağı) katarak 10 dakika demlenmesini bekliyoruz. Düzenli olarak tüketilen kantaron çayının sinir hastalıklarında dindirici ve iyileştirici etkilere sahiptir. Uykusuzluk problemine iyi gelir ve sakinleştirir. Mide ağrılarında ve kolit gibi bağırsak rahatsızlıklarında çokça kullanılır .Bu çay aynı zamanda bronşit gibi rahatsızlıklara da iyi gelir. Günde 3 fincanı geçmemeli ve düzenli kullanıma 4-5 haftada bir ara verilmelidir. Kantaron Dekoksiyonunda ise  bitkinin kurutulmuş toprak üstü kısımları yaklaşık 10-15 dakika suyla kaynatılır, süzüldükten sonra sıcak ya da soğuk olarak içilir. Kantaron yağı hazırlanmasında  taze ya da kurutulmuş çiçekler kullanılabilir. 100 gr kantaron çiçeği içinde 250 gr zeytinyağı bulunan bir şişeye konur. Bu karışım ara sıra çalkalanarak 30 gün güneşte bırakılır. 5 6 gün tülbentle sararak yabancı madde girişi engellenir daha sonra kapağı kapatılır.Yanık yaraları ya da çıbanlar bu yağ ile pansuman yapılır.

   Hypericum türleri geleneksel tıpta  kabakulak, hepatit, bağırsak tümörleri gibi viral kökenli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır Hypericum türlerinin içerdiği metabolitlerden hiperisin ve hiperforinin farklı kanser hücre hatlarında programlı hücre ölümlerine sebep olarak kanser oluşumu ve gelişimini önlediği belirlenmiştir. İdrar yolu enfeksiyonları, şeker, nevralji, kalp hastalıkları, gastrit, hemoroit ve ülser gibi birçok hastalığa karşı ilaç olarak kullanılmaktadır . Bilhassa zeytinyağıyla hazırlanan yağ bir yara iyileştirici ilaç olarak hem ülkemizde hem de dünya genelinde oldukça popülerdir. Bitki ekstraktlarının güçlü antibakteriyel etkiye sahip olduğu ve bakteriyel kaynaklı yaralar ve bulaşıcı hastalıkların tedavisinde kullanımında etkisi olduğu belirlenmiştir.

     Kantaronun kozmetiğe etkisine baktığımızda  kırmızı kantaron, mavi-kırmızı kantaron, mavi-sarı kantaron ekstresi içeren kremlerin kozmetik sektörde kullanımı için bir potansiyeli vardır. Krem formülasyonunda, ekstre  krem içinde absorbe olduğu için sıvı ekstrelerin sergilediği antibakteriyel özelliğin kremlere göre daha etkili olduğu gözlenmiştir. Yani kantaron ekstresi içerikli tonik ve benzeri bir kozmetik ürünlere yönelim krem göre  daha fazla olmalıdır.